UZUNKULAK İLE KELEBEK Uzunkulak sabahın erken saatlerinde köyden ayrılmış, otlamak için meraya gidiyordu. Şöyle bir kafasını kaldırıp havayı kokladı. Gün, güzel ve güneşli geçeceğe benziyordu. Etrafına bakınıp dururken yavaşladığını fark etti. Şimdi eğlence zamanı değildi. Karnı çok acıkmıştı. Adımlarını sıklaştırıp hızını artırırken düşüncelere daldı: “ Şu dünyada dertten, kederden uzak yaşamak ne kadar güzel. İki-üç günde bir de olsa kırlarda özgürce koşmak ne kadar güzel. Ne kadar güzel

Bu konu 54 kez görüntülendi, 1 yorum aldı . . .
Uzunkulak İle Kelebek 54 Reviews

    Konuyu Değerlendir: Uzunkulak İle Kelebek

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 54 kez incelendi.

  1. #1
    Serdar Yıldırım's Avatar
    Üyelik Tarihi
    29.04.2020
    Son Giriş
    19.06.2023, 21:44
    Mesaj
    36
    Konu
    31
    Rep
    1
    Points
    31
    @Serdar Yıldırım

    Uzunkulak İle Kelebek

    UZUNKULAK İLE KELEBEK
    Uzunkulak sabahın erken saatlerinde köyden ayrılmış, otlamak için meraya gidiyordu. Şöyle bir kafasını kaldırıp havayı kokladı. Gün, güzel ve güneşli geçeceğe benziyordu. Etrafına bakınıp dururken yavaşladığını fark etti. Şimdi eğlence zamanı değildi. Karnı çok acıkmıştı. Adımlarını sıklaştırıp hızını artırırken düşüncelere daldı:
    “ Şu dünyada dertten, kederden uzak yaşamak ne kadar güzel.
    İki-üç günde bir de olsa kırlarda özgürce koşmak ne kadar güzel.
    Ne kadar güzel kuru samandan bıkınca taze ot yiyebilmek.
    Ne mutlu bana ki, ben bu kadar şanslı olduğum için. “

    Uzunkulak meraya varınca taze ot yemeye başladı. Uzun süre ot yedikten ve karnını iyice doyurduktan sonra gölgelik bir yere uzandı. Bakışlarıyla etrafı kolaçan etti. Her şey ne kadar güzeldi. Sanki bütün bu güzellikler hayatın bir tat, bir anlam kazanması için yaratılmıştı. Sadece bu güzelliklerin var olduğunu bilmek yetmezdi.

    “ Gelip görmeli buraları “ diye düşündü Uzunkulak, “ hem de sık sık gelip görmeli. Kafanı kaldırıp yukarı baksan masmavi gökyüzü, karşılara doğru baksan ulu dağlar, şu tarafta mis kokulu orman, işte buralar çayırlık, çimenlik, kuş sesleri, uçuşan kelebekler…Bunca güzellikler içindeyken düşüncelerin de berraklaşır. Gel buralara boylu boyunca yat, kalmaz içinde keder, budur hayat.”

    Uzunkulak güzel güzel düşünürken, az ilerdeki çiçeğin üstünde durmakta olan bir kelebek gördü. Kelebeği içten bir gülücükle selamlayan Uzunkulak: “ Nasılsın kelebek kardeş, iyi misin? “ diye sordu.

    Kelebek: “ Teşekkür ederim, siz nasılsınız? “ dedikten sonra,
    Uzunkulak: “ Ben de teşekkür ederim “ dedi. “ Bugün hava ne kadar güzel değil mi? “
    “ Evet, çok güzel. Ortalık günlük, güneşlik. Yaz havası dediğin böyle olur işte. “
    “ Kelebek kardeş, birkaç günde bir otlamak için bu meraya geliyorum. Ne kadar seviyorum burayı anlatamam. Şu an çok mutluyum. Hayatı seviyorum, yaşamayı seviyorum, güzel olan her şeyi seviyorum. Hayat yaşanmaya değer bence, sen ne dersin kelebek kardeş? “
    “ Hayat bence de yaşanmaya değer, fakat bir takım küçük aksilikler olmasa daha iyi olacak. Ne kadar dikkatli olunursa olunsun yine ufak-tefek bir olay olur, durup dururken can sıkar. Sonra bütün gün üzül dur.”
    “ Kelebek kardeş, senin bir üzüntün var galiba. Canını sıkan bir şey mi oldu? “

    “ İki saat kadar önce köyün yakınındaki bir ağacın dalına konmuştum. Derken, elindeki uzunca sopanın ucuna ağ takılmış bir çocuk peydah oldu. Beni görünce sokulmaya başladı. Biliyorum ki, böyle durumlar şakaya gelmez. Eğer hızlı hareket edip kaçamazsan kelebekleri yakalamak için özel olarak yapılmış kelebek ağı rap diye başından aşağı geçiverir. Ağın içine düştün mü kurtuluşu yoktur. Kim ister durup dururken bu hayata veda etmek? Baktım çocuk kararlı geliyor, çırptım kanatlarımı uçmaya başladım. Can korkusu kolay değil, bir de heyecanlanmıştım ki, sorma. Heyecandan kanatlarımı hızlı çırpamıyordum, dolayısıyla yükselemiyordum. Yerden bazen iki, bazen üç metre yükseklikte bir alçalıp bir yükselerek zorlukla uçuyordum. Çocuk belki yarım saat kovaladı beni, bir türlü peşimi bırakmadı. Sonunda, şu ilerideki derenin üstünden uçarak geçtim, çocuk ağzı açık arkamdan bakakaldı. Şimdi bu olayın etkisi altındayım, üzüntü duyuyorum. Ne istedi benden bilmem ki o çocuk? Neden üzdü beni? Ne olacak sanki beni yakalayıp da? Kelebek koleksiyonu yapıyor belki, belki beni de koleksiyonuna katacak. Zevk denmez ki buna, dert vermek denir. Yazık günah bana be, ne zararım var benim ona? “

    “ Bak sen şimdi o çocuğun yaptığına. Hiç öyle şey olur muymuş? Sessizce duran kelebeğin rahatını boz, peşinden koş, kovala, yakalamaya çalış. Bu tamamen yanlış davranış biçimini kesinlikle kabul etmiyorum ve o çocuğu kınıyorum. Her neyse, sen üzülme kelebek kardeş, bir daha böyle tatsız durumlarla karşılaşmaman en büyük dileğimdir. “

    Uzunkulak kelebeğin minicik yüreğine su serpmiş ve onu rahatlatmıştı. Hayat güzeldi, yaşamak güzeldi, ara sıra ortaya çıkan böyle tatsız durumları önlemek olanaksız demekle işin içinden çıkılamazdı. Tatsızlık olmadan, oluşmadan engellenebilirdi. Bunun çaresi muhakkak ki vardı. Ben hep iyi davranışlar içindeyim, kötülük nedir bilmem derdin otururdun köşende. İşte, asıl büyük gaflet buydu. Doğrusu nedir dersen, cevabı gayet basitti: Gerçekten çok iyi bildiğin iyi davranışları başkalarına da öğreterek, pasif iyi değil, aktif iyi olarak ve bu amaç için sonsuz gayret sarf ederek. Uzunkulak ile kelebek bu durumu uzun uzadıya konuşarak bir karara vardılar: İyiliğin en büyük savunucusu olarak bildiklerini canlılara anlatacaklardı. Akşamüstü birbirlerinden ayrılırken ikisi de hayatın güzelleştiğinin farkındaydı. Aradan bir ay geçmeden grup kurmuştu, Uzunkulak ile kelebek: Aktif iyiler grubu. Çalışmalar devam ediyordu ve edecekti, çünkü bunun için ant içmişlerdi.

    SON

    Yazan: Serdar Yıldırım

  2. #2
    Serdar Yıldırım's Avatar
    Üyelik Tarihi
    29.04.2020
    Son Giriş
    19.06.2023, 21:44
    Mesaj
    36
    Konu
    31
    Rep
    1
    Points
    31
    @Serdar Yıldırım
    ÖZBEKİSTAN CUMHURİYETİ YÜKSEK VE İKİNCİL
    ÖZEL EĞİTİM BAKANLIĞI
    TAŞKENT DEVLET DOĞU ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

    Yoshlarga ko‘rsatilayotgan g’amxo‘rlik, yaratilayotgan sharoitlar ularni
    puxta bilim egallab, har sohaning yetuk mutaxassisi bolib yetishishlari uchun
    zamin yaratadi. Ayniqsa, oliy o‘quv yurtlarining tubdan isloh qilinishi, o‘quv
    jarayonlarini jahon miqyosi darajasiga olib chiqilishi buning yaqqol misoli
    hisoblanadi. Shu o‘rinda yoshlarning bilim olishga bo‘lgan ishtiyoqlari, chet
    tillarini o‘rganishga bo‘lgan qiziqishlari tobora ortib bormoqda. Shu nuqtai
    nazardan qaraganda oliy o‘quv yurtlaridagi adabiyotlar bilan ta’minlanganlik
    darajasi ham doim e’tibor markazidadir. Garchi shunday ekan, soha
    mutaxassislarining o‘z fanlari doirasida darsliklar, o‘quv qo‘llanmalari yaratishi
    ayni muddaodir. Shu jihatdan qaraganda ushbu qo‘llanmaning ahamiyati kattadir. Ushbu o‘quv qo‘llanma turkologiya yo‘nalishida tahsil olayotgan 3- bosqich talabalarga mo‘ljallangan bo‘lib, mavzular dars soatlaridan kelib chiqqan holda taqsimlangan. O‘quv qo‘llanmadagi mavzular asosiy sharq tilining namunaviy hamda ishchi dasturlariga mos keladi.

    ( Gençlere gösterilen özen, onlar için yaratılan koşullar
    kapsamlı bilgi edinmek ve her alanda olgun uzmanlar olmak
    zemini oluşturur. Özellikle yüksek öğretimde radikal reform, eğitim
    süreçlerini dünya ölçeğine getirmek bunun açık bir örneğidir.
    Aynı zamanda gençlerin öğrenme isteği yabancıdır.
    Dil öğrenmeye ilgileri artıyor. Mesele bu
    yükseköğretimde literatüre erişim açısından
    seviyesi de her zaman odaktadır. Öyle olmasına rağmen, alan
    uzmanlar kendi alanlarında ders kitapları ve kılavuzlar oluşturur
    aynı terimdir. Bu bakımdan bu rehber çok önemlidir.
    Bu ders kitabı Türkoloji öğreniminin 3. aşamasıdır.
    Öğrenciler için, ders saatlerine dayalı konularla
    dağıtıldı. Ders kitabındaki konular temel Doğu dillerinden örneklerdir.
    ve çalışma programlarıyla uyumludur. )

    Çalışma Rehberi
    5120100 - Filoloji ve dil öğretimi

    Bu ders kitabında bulunan Serdar Yıldırım'ın yazdığı hikayeler şunlardır:
    Karagöz İle Hacivat: Parayı Kim Buldu? 46. Sayfadadır.
    Keloğlan Dağlar Padişahı 52 ve 53. Sayfadadır.

    https://arm.tdpushf.uz/kitoblar/fayl_2040_20211104.pdf


Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Facebook ile Bağlan Giriş