Başkanımız Aziz Yıldırım’dan Önemli Açıklamalar


30 Ocak 2016 Cumartesi








Başkanımız Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu Ocak Ayı Olağan Toplantısı’nda Kulübümüzün geleceğine dair önemli açıklamalarda bulundu. Başkanımızın konuşmasından derlediklerimiz:

“18 senedir söylüyoruz; amatör şubeler Kulübümüzün yüküdür”

Sayın Başkan, Sayın Divan Kurulu Üyelerimiz hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sayın basın mensuplarına da günaydın demiş olayım. Konuşmak istememin sebebi; Fenerbahçe’nin geleceği ile ilgilidir. Bunu buradan sizlere ilk defa anlatacağım. Mayıs ayında sizlerin önüne hazırladığımız bütçeleri getireceğiz. Fenerbahçe, bir karar alma dönemine geliyor. 18 senedir söylüyoruz; amatör şubeler Kulübümüzün yüküdür ve bu yükü kaldırmak artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştir. 15 senedir dile getirdik ama her zaman şu söylendi: ‘halledeceğiz, kanun çıkaracağız, bunları yapacağız.’ Ancak geldiğimiz noktada bunların yapılmadığını görüyoruz. Bu sene sadece Erkek Basketbol Takımının açığı 20 milyon Euro’dur. Peki, bu para nereden gelecek!. Ya bankadan alacağız ya da Futbol takımının gelirlerinden buraya aktarma yapacağız. Bunu başka türlü çözemeyiz. Bayan Basketbol Takımının da bütçesi aynı şekilde açık vermektedir. Bayan ve Erkek Voleybol Takımlarımız açık veriyor. Masa tenisi, kürek, yüzme, atletizm şubelerimiz de açık veriyor. Futbol hariç diğer branşlar açık veriyor. Bizler, böyle bir bütçeyi bugüne kadar taşıdık. Türkiye’ye çok sayıda sporcu kazandırdık. Olimpiyatlarda derece alan ve Dünya Şampiyonu olan sporcular yetiştirdik. Ama artık Fenerbahçe camiasının ve spor kulübünün karar verme noktası gelmiştir, bu kararı da genel kurul verecektir. Biz, genel kurulu bütün hesapları getirerek, bütün defterleri açarak Mayıs ayında yapılacak kongrede sunacağız. Onların da alacağı karara göre uygulama yapacağız.

“Sponsorlar 3 Temmuz’dan sonra Türkiye’de değil Avrupa’daki takımlara ve kulüplere yatırım yapmaya başladılar”

Bugün bankalara gittiğimizde Aziz Yıldırım’ın yanında birinin daha imzasını istiyorlar. Türkiye’de para bulmak kolay değil artık, çünkü sponsorlar 3 Temmuz’dan sonra Türkiye’de değil Avrupa’daki takımlara ve kulüplere yatırım yapmaya başladılar. Türkiye’deki bütün sponsorlar yurtdışında özdeşleştikleri kulüplerle bir işbirliği içine giriyorlar. Buradan kaçıyorlar. Tabii bunda sadece 3 Temmuz’un değil bazı yanlış politikaların da uygulanması etken.

Şimdi, biz ne istiyoruz ve ne istedik?. Bunları anlatacağım, kamuoyunun ve herkesin bilmesi için… İşin iki tarafı söz konusu: Birincisi, profesyonel futbol tarafı, ikincisi de amatör diye saydığımız branşlar. İkisini yan yana getirdiğimiz zaman Sportif A.Ş. eğer amatör tarafına bağlı kalmazsa ve paraları aktarmazsa o zaman kendini idare edebilecek duruma geliyor. Yapılacak bazı düzenlemelerle Sportif A.Ş., her sene UEFA kriterlerinin istediği noktalarda kulübü idare edebiliyor. Ama amatör şubelerde az önce de dediğim gibi değil. 1998’in Şubat ayında yönetime geldiğim günden bu yana harcanan para 250 milyon dolarlara yakındır ve bu para açık olarak amatör şubelere harcanmıştır. Hepsi de belgeli bir şekilde buradadır. Biz bu belgelerin bir kısmını Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne de gönderdik. Hatta onlara şunu da söyledik; 'sporcuların isimlerini biz verelim, siz hesaplarına para yatırın, kulübe göndermeyin. Gerek yok.’ Örneğin, geçtiğimiz gün atletizm şubesine bir baktım. Bütün kadroları da yenilemeye başladık, bilginiz olsun. Kulübün ihtiyacı olan kadroları oluştururken ihtiyacımız olan elemanları alıyoruz. Hiçbir gazeteye de haber vermiyoruz.

“Ne gerekiyorsa biz yönetim kurulu olarak yaparız”

Gazeteler yazıyor, ‘100 kişi, 400 kişi, 500 kişi işten çıkarıyor diye.’ Ne gerekiyorsa biz yönetim kurulu olarak yaparız. Hürriyet, Milliyet gazeteleri adam çıkarıyor, biz halk olarak bir şey söylüyor muyuz? Hayır. Onlar da bu konulara girmesinler, çünkü biz gereğini yaparız. Bu kulübün ihtiyacı olan elemanı alırız, bu büyük de olabilir küçük de. Gerektiği zaman da eleman çıkarırız. Bu konuda kimseye de hesap vermem. Futbol takımının UEFA kriterlerine uymasını istiyorsak, devletin ve TFF’nin de bazı şeylere uyması gerekiyor. Nedir bu? Biz kulüp olarak vergimi veriyor muyum? Evet, veriyorum. Peki, bu ödemeyi nereden yapıyoruz? Ya kazandığımız kaynaklardan ya da bankalardan alıp ödüyoruz. O zaman benim de haklarım var ve devletin bu haklara saygı göstermesi gerekiyor.

“100 milyon doları bize ödesinler”

Stadı ben yaptım, stadın yeri Fenerbahçe Spor Kulübü’ne aittir. Ama zaman içerisinde siyasi baskılarla Kulübün olan mal, devletin eline geçmiştir. Biz bunu devletten satın almaya çalıştık ama alamadık. Stada 100 milyon dolara yakın yapım işleri için para harcadık ve 49 yılın sonunda 61 milyon dolar da bu stada kira ödeyeceğiz ve her sene 1 milyon dolar ÜFE VE TÜFE oranına göre artışlara göre 49 senede 61 milyon dolar kira ödeyeceğiz. Devletten isteğim; hesapları gelip incelesinler, 100 milyon doları bize ödesinler. Bütün kulüplerin de kullandığı stadyumları, eğer ki kendileri yapmışsa devlet o paraları ödemelidir. Kulüplerin kullandıkları stadyumları devlet kulüplere vermelidir. Devlet yardımı budur. Yoksa 5 ya da 10 sene sürelerle vergi borçlarını ya da banka borçlarını ileri atmak çözüm değildir. Maalesef ezbere konuşulup, söyleniyor. Biz kulüp olarak borçlarımızı belli sürelerle ileri atabiliyoruz. Diğer kulüpler de yapıyorlardır ama bu çözüm değil. Kulüplerin borcu duruyor ve üstüne yine harcama yapıyoruz. O zaman düzenlemeyi genel yapmak lazım. Spor A.Ş., LİG A.Ş. kuruluyor. Yalnız bunun amacı nedir? Yalnızca yayın haklarını oradan pazarlama olursa biz LİG A.Ş.’nin kurulmasına evet diyoruz. Ama benim forma ya da bilet gelirlerimi veyahut kulübün başka gelirlerini oradan alıp pazarlamak ve diğer kulüplerle beraber bir kazanın içine koymak istiyorlarsa ona hayır diyorum. Bunu herkes bilsin.

“Neymiş bu Kulüpler Yasası”

İkinci bir husus, Kulüpler Yasası’nın çıkarılacağını söylüyorlar. Peki, neden kulüpler yasası çıkarılıyor? Kulüp başkanlarını, yöneticileri hırsız görüyorsunuz. Bunları önleyecek kanunlar var. Sportif A.Ş., nereye bağlı SPK’ya bağlı, Maliye Bakanlığı’na bağlı. Kulüp tarafı dernekler yasası ile idare ediliyor. Dernekler Yasası’na göre siz yönetim kararı olmadan 1 lira harcayamazsınız. Peki, bunu kim denetliyor, dernekler masasının genel merkezi denetliyor. Bakıldığında her yer denetleme içerisinde. Eğer siz denetlemeleri doğru yapmıyorsanız, 18 senedir burada oturan yöneticiler ve ben devletin hiçbir kademesinden kendi şahıslarımızla ilgili bir şey istememişsek siz de bunu uygun görmüşseniz istemediğimizden dolayı denetlemenizi yaparsınız ve ‘bu kulüpte şöyle bir yolsuzluk var, şöyle olmuştur’ diyerek gerekli yerlere müracaat edersiniz. O zaman siz görevlerinizi yapmıyorsunuz. Kulüpler Yasası’nı çıkartarak 6222 gibi bir sabah doğmuş olacak. Bir bakacağız ki Kulüpler Yasası çıkmış ve kim bilir neler yazıyor. Ondan sonra da diyeceğiz ki bu yanlış oldu. Kamuoyunda tartışalım. Neymiş bu Kulüpler Yasası. Ben Fenerbahçe Spor Kulübü başkanıyım ama bilmiyorum. Böyle kanunlar çıkartılmaz, çünkü mevcut kanunlar var zaten. Bugün Sabancı’yı ya da Koç’u nasıl denetliyorsanız, Fenerbahçe Spor Kulübü’nü de denetliyorsunuz. Bu denetlemede suistimaller varsa bunun da kanuni vecibelerini yerine getirebilecek daireler, mahkemeler vardır. Oralara suç duyurusunda bulunursunuz ve bunlar çözülür. Buradaki amaç başkadır. Gençlik Spor Müdürlüğü’nde özerklikleri kaldırıp, bir arada toplama söz konusudur ve bu yanlıştır. Çözülmesi gereken konular varken, kulüpler yasası çıkaralım, Lig A.Ş.’yi kuralım derken Kulüpler Birliği görevini yapmıyor. Kulüpler Birliği’nin yapması gerekenler, Kulüplerin şu anda Gençlik Spor Müdürlüğü’yle mahkemelik olduğu konular vardır. Bunları biz, 12.05.2015 tarihinde bu yazı ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne gönderdik. Söz konusu sıkıntıları ve konuları anlattık. Bazıları yeni yasa ile çözülmesi gerekir, bazıları da Bakanlığın alacağı kararla çözülecek konulardır. Bugün Stadyumun ismini değiştirdiğimizde ya da sponsorluk anlaşması yaptığımızda buradan elde edilen gelirin yüzde 25’ini devlet alıyor.

“Devlet her şeyden pay alıyor ama size geldiğinde kanun çıkartıyor ve hakkımızı vermiyor”

Ülker ile yaptığımız anlaşmadan dolayı Sayıştay olaya girdi ve nasıl da girdiyse Sayıştay’dan yazı geldi. Yapılan anlaşmaları istediler. Bu anlaşmadan devlet para istiyor. Bundan 2-3 yıl önce Galatasaray ile olan stat işlerinden dolayı çıkardıkları yasaya dayanarak istiyorlar. Biletlerden yüzde 18 alınıyor. Halbuki sinema ve diğer etkinliklerden alınan oran yüzde 8. Bunun dışında forma ve saha içindeki reklam alanlarından sizden pay alıyor. Baktığınızda hiçbir katkısı yok. Devlet her şeyden pay alıyor ama size geldiğinde kanun çıkartıyor ve hakkımızı vermiyor. Fenerbahçe Spor Kulübü, bu yıl şampiyon olursa ki olacak, yaptığımız hesaplara göre 80 puan civarına gelirse; 33 milyon dolar yayından dolayı Kulübün kasasına para girecektir.

"Fenerbahçe, havuzdan 100 milyon dolar para alırsa o zaman UEFA kriterlerinin tamamını karşılar"

2011 yılında benim yaptığım çalışmalarda o zaman 125 milyon dolar bize teklif eden kuruluş vardı. Biz havuz bozulmasın diye, kanunen de bağlı olduğundan bunu fazla dillendirmedik ve biz daha fazla alabiliriz diye havuz sistemine evet dedik ve devam ettik. Ama maalesef gördük ki, Türkiye’de 2010 yılında 1570 lira olan kur farkı bugün 3000 liradır. Yani 5 yılda yüzde 100 kur farkı borçlarımızı, alacaklarımızı hepsini katlamıştır. Fenerbahçe’nin borcu, diğer kulüplerin borcu 5 yılda kendisi kadar artmıştır. Bugün kulüpler borçlanıyor deniyor ama kulüpler hiçbir şey yapmadığı halde olduğu yerde borcu artıyor. Bunun çaresi ne yeni kanunlar çıkarmaktır, ne de başka bir şeyler çıkarmaktır. Olan sorunlar bellidir ve bunların çözülmesi gerekir. Devlet ve TFF, kulüplere ortaktır. Televizyonlarda herkes söylüyor; kulüp başkanları para çalıyor diye. Suistimaller var, bir tane, iki tane toplumun her yerinde suiistimal olabilir ama kulüpler zor durumda. Baktığınızda kulüplerin çoğu da futbol ile uğraşıyor. Bizim gibi 9 branşta uğraşan yok. Ben, diğer kulüplerin yönetiminin de neden ses çıkarmadığını anlamıyorum. Yayından elde edilen ve hakları olan paraları neden istemiyorlar? Devlet, diğer kulüpleri koruyabilir, çünkü yasalar ve kanunlar var. Ama bizim de hakkımızı bize teslim etme mecburiyetleri var. Eğer Fenerbahçe Spor Kulübü, yayın haklarından aldığı 33 milyon dolarlık para yerine 100 milyon dolar alırsa ki, alacaktır. Fenerbahçe, havuzdan 100 milyon dolar para alırsa o zaman UEFA kriterlerinin tamamını karşılar. Hiçbir sorun olmaz, şu anda da sorun yok. 4 sene içinde böyle bir sıkıntının olabileceğini düşünmüyorum. Gittik ve gerekli görüşmeleri yaptık. Biz alacaklıyız. Biz, 2 sene şampiyon olduk ve bizi Şampiyonlar Ligi’ne göndermediler. UEFA diyor ki, TFF göndermedi, eğer TFF gönderseydi biz alırdık. Bunların hepsi mahkemede açılacak. Davalar yapılacak ve bunların hepsi Yargıtay’dan çıkacak sonucu bekliyor. Yargıtay’dan gelecek haberle ben olsam da olmasam da davalar muhakkak açılacak. Hem şahıslara hem de kurumlara davalar açılacak ve herkes hesap verecek. Bugün hepsi kaçıyor. Ceza yedim; 6 yıl 3 ay, bavulumu ve çocuğumu alıp buraya geldim ama hepsi kaçıyor. Çünkü yaptıkları haltı biliyorlar. Bu ülkeyi uçuruma götürüyorlardı. Sivil ihtilal yapılıyordu. Ancak buna rağmen görüyorum ki Türkiye’nin her yerinde bu iş bitmiş gibi. Peki, nerede onlar, nereye girdiler, hangi delikteler? Maalesef kimse takip etmiyor, sadece bir kişi ediyor; onu da siz biliyorsunuz. Gelelim tekrardan konumuza.

"Tek isteğimiz yayın hakkından olan alacağımızın bize verilmesi"

Devletten bizim istediğimiz bazı şeyler var; yayın haklarından doğan haklarımızın bize verilmesidir. Biz devlete karşı olan bütün vecibelerimizi yerine getiriyoruz ve getireceğiz. UEFA’dan da, TFF’den de hiçbir sıkıntımız kalmayacak. Tek isteğimiz yayın hakkından olan alacağımızın bize verilmesi. İkici bir nokta ise iddia konusu. İddia’dan kulübümüzün adına oynanan miktar kadar değerin kulübümüze verilmesidir. Bütün kulüplerin ismini bir tutup, oynanan miktarın eşit verilmesini istemiyoruz. Biz, hakkımızı istiyoruz. Bunun da yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Fenerbahçe’nin adına ne kadar oynanıyorsa, o kadar para almalıyız. Bir başka kulüp kendi adına daha fazla oynanıyorsa daha fazla olmalıdır.


"Devletten istediğimiz kulübün yatırdığı tüm vergilerin amatör şubelerde kullanılmasıydı"

Devlete söylediğimiz ve devletten istediğimiz bir olayda kulübün yatırdığı tüm vergilerin amatör şubelerde kullanılmasıydı. Bu olmadığı sürece hiçbir kulüp amatör şubelere yatırım yapamaz, yapmayacaktır da. Ve göreceksiniz yavaş yavaş amatörlük bitecektir. Tam amatör yani şu anda yarı profesyonel amatörlük, basketlerde tam profesyonellik var. Amatörde, ben de geçen gün listelere bakıyorum. 15-20 tane antrenör var. Soruyorum, niye bu kadar çok antrenör var? Diyor ki; Ardahan’da çocuk orada çalışıyor, antrenörü var. İzmir’de çalışıyor, antrenörü var. Ülkenin her bir tarafına dağılmış. O zaman da 15-20 tane antrenör çıkıyor. Toplu olsa belki 5 antrenör yetecek ama maalesef böyle şartlarda var. Ankara İncek’te kaldık. Atletizm takımına Ağrı’dan 5 tane çocuk gelmişti, hocasıyla kız çocuğu. Kros çalışmaları yapıyorlardı.

"İlk yapacağımız yatırım; 3 Temmuz Akademisi"

Yatırımlardan da bahsetmek istiyorum. İlk yapacağımız yatırım; 3 Temmuz Akademisi adını verdiğimiz Gebze’de alınımını yaptığımız, daha önce 2010 yılında 100 dönüm almıştık. Şuanda da 100 dönümü geçtik. Tahminim 250 dönümlük bir arazi toplayıp, orada ileriye dönük bütün Fenerbahçe’nin tesislerini kurmak için çalışma yapıyoruz. Önce altyapı başlayacak, sonra profesyonel takım ve amatör bütün takımların hepsinin bütün tesisleri orada olacak. 250 dönümlük akademi içerisine Fenerbahçe yerleşmiş olacak.

"Biz sözlerimizi tutuyoruz"

Stada 61 milyon dolar ödeme yaptık dedim. Yapacağız yani, anlaşmayı yerine getireceğiz. Ödüyoruz, ödeyeceğiz ama devlet bizle yapmış olduğu Kenan Evren Lisesi’ndeki anlaşmayı kabul etmiyor. Mithat bey de belirtti, mahkemeye gittik. Bakalım mahkeme sonunda ne olacak? Biz sözlerimizi tutuyoruz. Devlet tutmuyor. Sözlerimizi tutuyoruz, tutacağız da.

"Kulüpten fazla TFF pay alıyor"

Bu sene Türkiye Kupası’nda arada mesafe çok az olduğu için, hocayla oturduk; konuştuk. Hocanın düşüncesi ve bizlerinde buna katılmasıyla daha çok gençlerin dışında diğer oyuncuları oynatıp, Antalya’da da sakatlıktan çekindiği için daha genç çocuklarımızı oynattık. Çünkü Türkiye Kupası her sene Fenerbahçe Spor Kulübü’ne, diğerlerine de aynı şekildedir. Daha azdır belki de, fazla olan da vardır. 3 milyon Euro’ya yakın, eğer şampiyon olmazsak zarar yazıyor. UEFA’da geliyor, ‘bu zarar’ diyor. TFF’nin ya buna bir çare bulması lazım, başkana da bunları Ankara’da söyledim. Ya buna çare bulacaklar ya biz Türkiye Kupası’na katılmayacağız. Ceza da verseler, katılmayacağız. UEFA diyor, sen açık veriyorsun, TFF diyor sen açık veriyorsun. Ama açığı yaratan TFF. Onun için buna çare bulacaklar. Yayıncı kuruluş üzülür, ağlar sızlar yok. Geçen sene yayından aldığımız pay yüzde 11. TFF yüzde 14’lere gelen pay alıyor. Kulüpten fazla TFF pay alıyor. O zaman o aldığı paralarla Türkiye Kupası’nı destekleyecek veya kaldıracak. Yoksa UEFA kritelerini buradan da açık verdiğimiz için tutturamayacağız.

"Menajerlik sistemine karşıyım"

Bir de menajer meselesi var. Türkiye'de menajerler türedi ve çoğaldı. Önüne gelen menajer oldu. Bir kanunları vardı, o da kalktı. Oyuncu adına konuşuyor, yüzde 10 isterim, yüzde 5 isterim diyor. Mukavelesi bitti, açıktan 2 milyon isteriz diyor. Menajerlik sistemine karşıyım. Bilhassa yerli oyuncuların, menajerlerle gelenlerle anlaşma yapmayacağım. Sistemi de değiştireceğiz, arkadaşlar çalışma yapıyorlar. Yeni sistemde oyuncu belirli bir nakit para alacak. Nakit paranın dışında galip gelirse para alacak. Bu sene bazı mukavelelerde yabancılarda bilhassa bu var. Galip gelirse para alacak, berabere kalırsa yarısını alacak, mağlup olursa para almayacak. Neden? Çünkü biz onun karşılığında TFF’den para alıyoruz. Veya UEFA ve Şampiyonlar Ligi’nde gittiğimizde aynı sistemle para alacağız. Galip geldiğimiz de bizde, oyuncu da para alacak. Mağlubiyet durumda kulüpte, kendisi de para almayacak. Yeni yapacağımız anlaşmalarda bunları gündeme getireceğim. Bütün kulüplerde bu tip çalışmalar yaparak, bütçelerini buna göre ayarlamaları gerektiğini ifade etmiş olayım.

"TFF tedbirleri alsın"

Bu menajerlerin bazıları oyuncuları kandırıyorlar; işte ‘seni milli takıma seçtireceğiz’. Buradan TFF başkanı duysun. Çalışmalar yapıyorlar ve bir başkasının menajerini oyuncusunu ayartıp, kendi bünyesine alıp, oradan da seni milli takıma götüreceğiz; milli takımdaki ilişkilerinden falan diye; kamuoyuna yayıyorlar. Kulaklarımıza kadar geldi. TFF’de bunları duysun. Tedbirlerini alsın.

Bir de değerli basının TFF’nin ve UEFA’nın sessiz olduğu konular var. Son yıllarda artık TFF’de ve UEFA’da sporcuların aleyhine hiçbir şey çıkmıyor. Haklı da olsanız, sporcu haklıdır diye sporcların lehine kararlar veriyorlar. Bir oyuncu alıyorsunuz, 4 sene hiç oynamıyor. Sizden 10 milyon Eura’ya yakın para alıyor. 4 tane antrenör değişiyor ve hiç biri oynatmıyor. Ama o sabit bir anlaşma yaptığı için parasını alıyor. Sonra sapasağlam iken doktorlara gidiyor; antrenmana çıkmamak için 3 ay rapor alıyor. Doktorları mahkemeye vereceğiz, diyorlar ki, ‘yapma, etme’ yanlış olur. Serdar Kesimal. Bir tane basın yazıyor mu? Adam 4 senedir burada. Hiç oynamıyor. Aldığı paranın toplamı 6 milyon Euro’ya yakın iken, biriniz yazıyor musunuz?

"Kuralları bilmiyorlar"

Televizyon programlarında konuşuyorlar. TRT’de konuşuyorlar, diğer yayınlarda konuşuyorlar. Kimse kurallara göre konuşmuyor. Saha içinde futbolun kuralları var. Şunu yaparsanız penaltı, şunu yaparsanız, fauldür. Gaziantep’te H. Ali orta sahanın ortasında hareket yaptı. Şuydu, muydu attı. Niye attı? Gol şansından dolayı atmış. Akşam televizyonlarda hepsi konuşuyorlar. ‘Gol şansı vardı, onun için attı.’ Orta sahanın göbeği. Çünkü kuralı bilmiyorlar. Kural diyor ki; gol şansı olabilmesi için frikik mesafesinde olması lazım veya son adam olması hikayesi. Hiç biri okumuyorlar. Akşam hepsi anlatıyor; ‘son adan onun için.’ Ondan değil. Sonra hakeme de öğrettiler o da yazdı: ‘Çok kasti hareket yaptığı için attım” dedi. Kuralları bilmiyorlar.

"Pozisyon oluyor, ‘Ben vermem’ sen kimsin?"

TRT’ye biz vergi veriyoruz. Enerjilerimizden paralar gidiyor, oraya. Hepsi karalama. Türk medyası sporda karalama. Başka iyi şey söyleyen hiç kimse yok. Pozisyon oluyor, ‘Ben vermem’ sen kimsin? Daha dün burada top oynuyordun. Dün antrenördün burada. Vermem ne demek ya. Dersin ki bu kurallara uygun değil. Veya kural bunu söylüyor. Her akşam konuşuyorlar, sporun gelişimi için bir katkıları var mı? Yok. Dedikodu yapıyorlar. Ayıp, yazık. Sinirlerimizi bozuyorlar. Bazen insan bağlanmak istiyor. Bilmeden afaki konuşuyorlar. Öyle konuşuyorlar ki; insanları biraz eğitin. Öğretin, yol gösterin. Benim bilmediğim konuyu onlar biliyorlar. Spor kulüpleri artık birer dev haline gelmiştir. Türkiye’nin büyük kurumları neyse bizlerde O’yuz artık.

"Nani'yi göndermeyeceğiz"

Nani'nin bonservisine 5,7 milyon dolar ödedik. Çin Kulübü 17 milyon euro teklif etti. Dün 20 milyon Euro’ya kadar çıktılar. Biraz daha zorlasak 25 milyona çıkacaklardı. Kendisini göndermeyeceğiz. Nani'ye de yıllık 10 milyon Euro verdiler, çocuk gitmedi. "Şampiyon yapacağım bu takımı ondan sonra gitmek istersem izin verirseniz giderim" dedi. Kendisine teşekkür ediyorum.


"Emenike'yi West Ham kiralık olarak istiyor"

Emenike şu an kulübün malı. Daha gitmedi. Emenike'yi West Ham kiralık olarak istiyor. Biz de 1 milyon Euro kiralık bedeli istedik. 10 maçta oynaması durumunda ise kadroya girerse veya bir dakika oynasa 11 milyon Euro bonservis karşılığında satış hakkını vereceğiz. Eğer işimize gelirse anlaşmayı imzalayacağız. Gelmeyen durum olursa imzalamayacağız. Basın yazıyor, ‘hoca istemedi’ hayır. Hoca istedi. Emenike'yi sokağa atacak halimiz yok. Hoca da gelebileceğini söyledi. Şu an böyle bir durum yok. Kendisi gidiyor.


"Biz olayları profesyonelce düşünüyoruz"

Salih'i 4 milyon Euro’ya kiraladık, 11 milyon Euro da satın alma bedeli var. Opsiyonu Nisan ayında doluyor. Roma Kulübü, Salih'i bir başka İtalyan kulübüne kiralık vermek için bizden izin belgesi istedi, kabul etmedik. 'Verin bizde oynasın' dedik. Kabul etmediler ve ellerinde tuttular. Salih orada devam edecek. Biz olayları profesyonelce düşünüyoruz. Hocayla da oturup beraber değerlendirip karar veriyoruz. Geleceği de düşünüyoruz.

Yalnız geçen hafta bazı taraftarlar kötü tezahürat yaptılar. ‘Satılmışlar’ dediler. Böyle laflar söylediler. Bunu afftetmem. Onlara buradan sesleniyorum; bakın bir daha olursa sizi stada sokmam. Bunu yaparım. O oyuncular bizim değerlerimizdir. Ne kadar kızarsanız kızın, onların hakkında onlara o şekilde hitap etmek yanlıştır. Aynı eski duruma düşmeyelim.

"Bu sene içinde üniversite kurulmuş olacak"

Üniversite ile ilgili her şeyi hazırladık. 18 trilyon paraya ihtiyacımız var. Onu da bulmaya çalışıyoruz. 18 trilyon vakıfa para koyacağız ve müracaatımızı yapacağız. Bu sene içinde üniversite kurulmuş olacak.

"Hakemlerde yetersizlik var"

Futbol hakemlerinde bir yetersizlik var. Hep dile getiriyoruz ama voleybol ve basketbol gözden kaçıyor. Maalesef onlar kamuoyunda olmadığı için gazetelerde yer almadığı için gözden kaçıyor. Hem basketbol hem de voleybol da bariz hatalar yapılmakta. Hatta geçen Obradovic bu konuda basın toplantısı yapacaktı. Vefatlardan ve şehit haberlerinden dolayı erteledik. Önümüzdeki günlerde Obradovic bu konularda bir konuşma yapacak. Onun için rica ediyorum, federasyonların bunlara sahip çıkması ve maçların daha iyi yönetilmesi içinde çalışma yapmalarını arzu ediyoruz.

"Tüzükle ilgili tadilat yapıyoruz"

Tüzükle ilgili tadilat yapıyoruz. Bunlar önemli ve ana değişiklikler değil. Daha çok yedek ve temsilci üyelerin Anadolu’daki şubelerin yönetimlerde bulunma şekillerinde sıkıntılar var. Onları düzeltmek için tadilat yapılacak. Bir de kısıtlamaları genel olarak açıklamak için bu tüzük yapılacak. Sizlere de onları gönderdik. Varsa istediğiniz değişiklik; önerge vererek de, hep beraber daha doğru şekle getiririz.

"Önemli değerlerimizi kaybettik"

Bu ay üzücü bir aydı. Önemli değerlerimizi kaybettik. Mustafa Koç, iyi bir Fenerbahçeliydi. Aramızdan ayrılması hepimizi üzdü. Aynı şekilde yıllarca beraber kader arkadaşlığı yaptığımız Nihat Özdemir’in eşi Gülseren hanım da vefat etti. O da bizleri çok üzdü. Atatürkçü bir bayandı. Onun dışında yüksek divandan, kongre üyelerimizden vefat eden büyüklerimiz ve kardeşlerimiz oldu. Taraftarlarımızdan ayrılanlar oldu. Hepsinin ailelerine buradan tekrar Kulübümüz ve şahsım adına baş sağlığı diliyorum. Ailelerine sabır, vefat edenleri de cennette görmek istediğimizi söyleyerek, hepinize teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum."